Otoritelerin Pandemi Yönetimi
Yazılarıma pandemi süreci ile başlamak istiyorum ve merak ettiklerimi okuyucularımızla paylaşmak istiyorum.
Kafamda deli sorular denebilir aslında yazımın başlığına..
• İlk hasta 17 Kasım 2019 Çin’de Hubei eyaletinde başladı.
Tüm dünya o vaka ile çin devleti için üzülmeye başladı ve günler yavaş yavaş ilerler iken tüm dünya çin için dua etmeye başladı.
Elbette süreç ilerliyordu ve dünya yavaş yavaş paniklemeye başladı.
Çine dünya üzülürken birden bire Avrupa kıtasına bulaştı ve İtalya, İspanya, Almanya, İngiltere, Türkiye, İran, Rusya ve diğer Avrupa ülkeleri sonra Amerika kıtası ve sonrası…
Tabi tüm bunları hepimiz biliyoruz. Yaklaşık 1,5 yıldır tüm dünya otoriteleri pandemi ile boğuşuyor.
Konu çok uzun tüm dünya halkları kaos içerisinde. Tüm dünya otoriteleri ise bir deneyin sonucunu merakla bekliyor.
• Soru 1 : Çin’de vakalar nasıl bitti.
Cevap 1: Çin baskıcı bir rejim ile yönetiliyor. Çin halklarını otoriteler zaten kontrol ediyordu. Aslında pandemi öncesi devlet yönetimi gelenekleri ile Çin halkına özel bir deneye gerek yoktu. Nihayetinde de öyle oldu. Sözde vakalar bitti çünkü halk otoritelerin isteklerine zaten yüzyıllardır uyuyor ve otoritelerin hiçbir sorunu yoktu halkları ile.
• Soru 2 : Avrupa’da ne oldu ?
• Cevap 2 : Avrupa halkları henüz eyleme geçmeseler de fikren otoriteleri zihinlerinde bitirmişlerdi. Yaşamlarının daha kaliteli olması gerektiği konusunda hem fikirler belli bir noktanın sonunda otoritelere ihtiyaç olmadıklarını düşünüyorlardı. Tam da burada pandemi devreye girdi. Otoriteye tamamen muhtaç olduklarını hissedip tüm düşünceleri yerle yeksan oldu.
• Soru 3 : Amerika’da neler oluyor ?
• Cevap 3 : Amerika tüm süreci bir savaş yönetiyor gibi lanse etti. Kendi vatandaşlarına olası büyük travmada kayıplar versek de iç otoritemizi çok rahat koruyabileceklerini göstererek otoritenin gücünü net bir şekilde vatandaşlarına gösterdi. Dünya’ya da dünyanın imparatoru benim mesajı her an vermeye devam ediyor.
• Soru 4 : Tüm dünya otoriteleri ne yapmak istiyor?
• Cevap 4 : Otoriteler öncelikle tanrıya meydan okudu. Şöyle ki, İslam dinine inananlar aynı anda dinlerinin emrine göre hareket ettiklerinde 1,6 milyar insan aynı anda hareket ediyor. Hristiyanlar emirlerine göre aynı anda 2,2 milyar, Hindular 1 milyar, Budistler 500 milyon, Yahudiler 14 milyon ve diğer yerel dinler 500 milyon civarı. Dolayısı ile tanrı aynı anda en fazla 2.2 milyar insana reaksiyon yaptırabiliyor. Oysa dünya otoriteleri aynı anda 7 milyar insana dokundu. Dünya otoriteleri tanrı ile yarışıyor diyebiliriz. Ya da insanlık tanrı ile yarışıyor başlığı kullanılabilir.
Daha alt özetle toparlamak istiyorum.
İnsanlık yada dünya otoriteleri pandemi sürecinde sürekli insanlığın ölmemesi için çaba sarf ettiğini söylüyor ve daha ilginç olanı insanlık ölmesin diye dünyanın el freni çekiliyor ve insanları önemsediğini her fırsatta dile getiriyorlar. Bu kısım tam bir egzotik.
Çünkü, en basit şekilde yola çıkarsak ülkemizde düzenli protein tüketemeyen insan sayısı muhtemelen 30 milyon insan vardır. Ya da özellikle büyük şehirlerde ama tüm dünya için de söylenebilir, Apartmanların zemin katında rutubetin içerisinde yaşayan (yaşayamayan) insan sayısı 1 milyar üzerinde olabilir.
Şimdi otoritelere başka bir şey sormak istiyorum. Zaten normal yaşamını berbat bir halde idame ettiren ve pandemi süreci henüz ortada yokken zaten yaşayıp yaşamadığı belli olmayan milyarlarca insanın ölmemesini istemedikleri için dünyayı durdurduklarını söylediklerinde nasıl tepki vermemiz gerekiyor.
Konu çok uzun ama sonuç şu çıkıyor.
Mesele insanların bedeninin ölmesi değil, mesela insanlığın zihnini kontrol edip tüm dünya otoritelerin rahat etmesi. Ve tanrıya tıpkı Ayasofya’yı yapan Justinyen’in Ayasofya bitirdikten sonra Ayasofya’nın önünde durup, yendim seni Süleyman diye bağırması gibi insanlık otoritelerinin tanrı’ya seni yendim tanrı diye haykıracaklarını bekliyorum.
Ama insanlık adına söyleyeceğim şudur. Kandırılmayacağız.
MURAT ALBAYRAKOĞLU
İhbar Hattı
05422283181
