AÇILIM DÖNEMİNİ TEKRAR YAŞIYOR GİBİYİZ

Açılım döneminden de kötü şekilde, Türk demografisinin Alman fonu başta olmak üzere dış destekle altının oyulduğu bir dönemdeyiz, bizi pek iç açıcı günler beklemiyor. Sanki herkes Türk milliyetçisi partilerin minimum oy almasını kendine fırsat bildi ve serbest atış yapıyor. Zaten elde zayıflayan bir MHP, iyice çatırdayan bir İYİ Parti, bir çeşit konsept Twitter hesabı ya da YouTube kanalı ciddiyetinde davranan, bir Zafer Partisi varken bu durumun bu hale gelmesi kaçınılmazdı. Türk milliyetçilerinin mevcut partilerden hiçbir umudu kalmamıştır.     CHP ise Alman uydusu (vassal) haline gelmiş durumda. Aklı fikri küresel efendilerini memnun etmekte. Şapkadan daha ne çıkacağını hiç bilemiyoruz. Açılım döneminden de kötü şekilde, CHP artık genel merkez nezdinde en ufak ulusal refleksi kalmayan, küresel sermayeye râm olmuş hale geldi. Özgür Özel’in Almanca konuşurken eğilip büzülen hali bunun en güzel örneği. Bu milletin geleceğinde olan ne? Kendisini yeşil küreselciler ile, kızıl küreselcilerden hangisinin yöneteceğini seçmek mi? Ülkenin Türksüzleştirilmesini Mehter Marşı ile mi yoksa İzmir Marşı ile izleyeceği arasında karar vermek mi? Bunun bir alternatifi olmayacak mı? Yine Atsız’ın: “Bin cihana değişmem, şu öksüz Türklüğümü” dizelerini efsunkar şekilde mırıldanmak mı düştü kaderimize? Yoksa “Ey Türk, titre ve kendine gel!” diyerek bu girdaptan çıkmak için toparlanma zamanımız mı geldi?
Neresinden bakarsak bakalım Türk siyasetinin ivmesi sürekli düşüşte.
Mevcut partilerin karşılıklı olarak, birbirini besleyerek çatışan, bağdaşmaz taraflar olarak; "illa biz yöneteceğiz!" iddası dışında hiçbir ciddi tez ya da projesi yok.
Daha verimli, çok daha üretken siyasi organizasyonlara ihtiyacımız var.

Uzun zamandır söylerim. Ülkenin tüm seçmenine yeni ve temiz bir ideoloji teklifinde ortak hedefler koyarak, farklı düşünen insanları farklılıklarıyla bu ortak hedeflerde bir araya getirebilecek bir hareket lazım. Yeni şeyler söyleyecek, yeni bir milli politika ortaya koyabilecek ve yanlışları cesurca ifade edebilecek yeni bir renk lazım.

Bu hareketin; siyasi, ekonomik, diplomatik, kültürel ve sanatsal temellere oturtulması ve bu temelin, Türk Tarihinin derin köklerine sıkı sıkıya bağlı olması gerekir.

Kulagimiza gelenler, bildiklerimiz var. Kimbilir belki yarin belki yarindan da yakin...

Sağlıkla kalın...