Yunuz = Yalan Dolan

Yunuz, yalan dolan ağzına yuva yapmış…

Allah kimseyi inanmadığı şeyleri savunmak zorunda bırakmasın. Zor bir şey seni de anlıyorum ama sevgili Yunuz, yalan yalanı getirir, sonra ayarı kaçırırsın tutturamazsın ve benim gibilerde çıkar çelişkilerini anlatır. 

Sonra da zoruna gidiyor! Ağzın bozuluyor, popülist siyaseti sevmem diyerek ağzından salyalar akıtarak, kötü söze müracaat edip polemikle gündem olmaya çalışıyorsun. 

Sen öz güvenini yitirmiş korkudan CHP’nin kuyruğuna takılmış birisin. Konuştuğun TV programını bi dinle. Yav resmen tiyatro oynamış ve kendi partine ihanet etmişsin. Bunu izaha girdiğin yerleri iyi dinle madem her şeyden haberdar'dın. Niye, insanları oyaladın?

CHP adayı Talih Özcan’ı savunduğun kadar kendi arkadaşlarını savunsaydın. Seçim pusulasında altı ok değil, güneş amblemini görürdük.  

Ha bu arada vatandaşın sorusuna cevap verirken, aklıyla da dalga geçmeyi bırakmıyorsun. Bu hakaret ve dalga geçme kültürünü çözemedim. 

İnanmıyorsan savunma Yunuz!!!

Dün Yavuz Ağıralioğlu Düzce’deydi, dedi ki; “itirazım, kalktığımız masada bizi o masaya yeniden mahkûm eden iradeye karşıyım.” yine “Aytun Bey'in yaptığı açıklamaya mecbur bırakılan iradeye karşıyım dedi…” Helal olsun dik durdu… Bu CHP karşıtlığı değil ülkeye kurulan kumpas dayatması. 

Bakın Allah aşkına; kendinizi kandırıyorsunuz, bari millete bu inandığınız yalanları dayatmayın… 

Bu yazıyı yazarken bir yandan seni dinledim. Ses tonun, eğik başın, göz temasın… Benimle alakalı kısmına gelince, eski yazımda da demiştim “Komiksin Yunuz” ben Aslıhan Hanıma asla hakaret etmedim. Etmem de! Sen de mevzuları algı sorunu var mı? Bilmem ama yanlış anlıyorsun. Ya da art niyetlisin… Hanımefendi bu oyuna gelmez baş tacıdır. 

Beslanbey projesiyle alakalı yazınıza gelmeden bir şey daha diyeyim… 

Madem sosyal medya'dan bana veya başka birine hakaret ediyorsun! Delikanlı ol isim kullan. Korkun, hakkında dava açılmasıyla söz, ben dava açmayacağım. Az delikanlı ol ki; bende hasmım ama mert adam diyeyim. 

Unutma bu tip hakaret, zayıflığın ve yenilmişliğin dile yansımasıdır.

Cehaletin diz boyu, bari aldığın yaşın tecrübesi gereği sözlerini dizayn et.

Modern sanayi sitesiyle alakalı merak ettiğin şeyleri siyasi algının dışında gel sor öğren. Her yeni duyduğun şeyin ardından bir avuç tuzla koşma. 

Tek akıllı sen misin?   

Neresinden başlayım diyeceğim ama gözlerinize inen perde'den değişen Düzce’yi görmüyorsunuz. Sana batan şey yapılan güzellikler, az sindirebilirsen, sana dediklerini iddia ettiğin “ben hakikati söylerim” övgüsünü hak edersin.

Faruk Özlü, yazında bahsi geçen kentsel dönüşüm için bakanlık döneminde bir kredi tahsis etmişti ama yerelde bir organize eksikliği sebebiyle bu yapılamadı. 

Senin dediğin kooperatif modeli ile yapılan bugünkü Küçük Sanayi Sitesi 30 yıl sürdü Yunuz. Hala iskânı bile yok. Yollarını bile asfaltlayamadılar, Faruk Özlü’den önceki Düzce Belediyesi yönetimi 20 milyon kredi kullandı, yollarını asfaltlamadı. Bu kredi borcunu da Faruk Özlü döneminde belediye ödemeye devam ediyor. 

Sonra belediye başkanlığı döneminde herkesin malumu TOKİ üzerinden bir formül geliştirildi. Süreç içerinde yer tahsisi, proje süreçleri, pandemi, bazı yerel afetler… Geçen zamanda yükselen maliyet, ülkenin girdiği ekonomik süreç o bu derken o da olumsuzlukla sonuçlandı. 

Akabinde bahsi geçen kredi için uzun zaman beklenmesi ve sonucun ne olacağı bilinmediği için bu formül, sanayi esnafı ve oda başkanının da içinde olduğu senin bir türlü algılayamadığın istişare toplantısında formül olarak kabul gördü. 

Şehrin göbeğinde kalmış, okul çocuklarının ve çocuklu kadınların geçiş güzergahı olarak kullandığı, siviller için can güvenliği olmayan, geceleri şehir merkezi olduğu için kontrolü zor yer olması ve yaşan depremde riskli alan ilan edilmesi sebebiyle tahliye kararı alındı. (Not: can güvenliği, sanayi sebebiyle iş makinası, sokaklarda kaldırım mevhumu olmadığı sebebiyle kaz… Yanlış anlama!)

Ayrıca bu bölge, yaşanan depremde de riskli alan ilan edilmişti. Bu sebeple bile mülk sahiplerine terk talebi yazısı yollanıp her an yıkılabilir. Ve bir an önce yıkılması gerekmektedir, bir Düzceli olarak sen de buna inanıyorsundur. 

Ben inanıyorum! Gerçi sen, benim yabancı ama Talih Özcan güzellemesi yapıyor, Düzce için şans olduğuna inanıyorsun. Ya da takiye yapıyorsun… 

Lakin Sayın Özlü; bunun olmayacağını, içinde bulunan kiracıların da hak sahibi olacağı, meslek icra edenlerin yersiz yurtsuz kalmalarını istemediği bir formülle Beslanbey projesine start verildi. Bu formülde; hak sahipleriyle, mülk sahipleri mağdur edilmeyecek bir süreç izlendi. 

Terki yapılacak bölge, şehre değer katacak başka bir projeyle desteklenerek hemen yanı başında imar için hareketliliğin başladığı 2. Etap Millet bahçesi, Düzce halkının yeni göz bebeği olacaktır. 

Yani işin özü! Kentsel dönüşümde, yıkılması öncelikli yer olmasına rağmen, yerleri yapılmadan kimseye çıkın denilmemesi için yapılan bir uğraş bu!

Akabinde ilk önce yerleşmesi arzulanan esnaf, fiili meslek icra eden kişiler olması istenildiği için ve alım gücü zayıf olanların kiracı olarak meslek icra edenler olması sebebiyle, ödemeler ve kredi kolaylıkları üzerine tartışıldı. Esnaf Kefaret Odası ve esnafı temsilen Demirciler Odası Başkanıyla birkaç kez bir araya gelindi. 

Bütün bunlar, esnafın yeni bir kooperatif kurmasına, daha avantajlı bir yere geçmesine, daha farklı formüller bulmasına ayrıca engel de değil. 

En kötü ihtimal bu yapılanma! 

Bizim arzuladığımız, kiracılarında mülk sahibi olarak değil mevcut düzenlerinin devamıyla oraya yerleşmesi olacak. 

Ve halen her şeye rağmen “kiracılarda mülk sahibi olsun formülleri” üzerinde tartışılıyor. 

İstenilen fiyatlar, güncel sanayi dükkânı satış fiyatlarının çok altında, kalitesininse çok üstünde olduğunu bilesin.

Ha bir de Küçük Sanayi Sitesi bahsettiğin modelle yapıldı sanırım 30 yıl oldu. Bazı şeylerin nimetiyle külfeti istediğimiz gibi olmuyor, yeni kurulan Kooperatif bunu deneyebilir. Şahsım adına destekte oluruz. 

Bu yazı uzadı ama bu konuyu senin dar zihnine çaka çaka sokacağım. Vesselam…