TKP üyesi Celalettin Kesim 5 Ocak 1980’de Berlin’in Kreuzberg semtinde, Kottbusser Tor Alanı’nda dinci-faşistler tarafından katledildi. O günden bu yana Partisi, çeşitli uluslardan yoldaşları ve anti-faşistler, her 5 Ocak günü o cinayetin işlendiği meydanda Celalettin Kesim'i anmaktan ve faşizme, gericiliğe, emperyalizme karşı mücadeleyi sürdürme iradesinden vazgeçmediler.
Celalettin Kesim Berlin’in Neukölln semtinde meslek okulu öğretmeni ve eğitim emekçilerinin sendikası olan GEW üyesiydi; bir gençlik ve kültür merkezi olan Türk Merkezi’nin de sekreterliğini yapıyordu.
1970’li yılların ikinci yarısından sonra, Türkiye’de devrimci hareket yükselişe geçmişti ve emekçi direnişleri de giderek ivmeleniyordu. TKP ve diğer devrimci hareketler binlerce, hatta on binlerce kişiyle gösteriler düzenleyebiliyordu. Düzen, yükselen devrimci hareketi bir yandan polisiye önlemlerle, diğer yandan dinci, faşist ve kontrgerilla saldırılarıyla yıldırmaya çalışıyor, ama başarılı olamıyordu. 1977’de düzenlenen 1 Mayıs Taksim mitingine beş yüz bin emekçi katılmış, kontrgerillanın saldırısıyla mitinge katılan 34 emekçi katledilmişti.
Türkiye burjuvazisi kapitalist-emperyalist sistemle daha fazla bütünleşebilmek arzusundaydı; ancak giderek daha fazla toplumsallaşan devrimci fikirler ve işçi sınıfı hareketi, burjuvazinin isteklerinin önünde bir engel oluşturuyordu. Burjuvazinin çıkarları için devrimci yükselişin bastırılması gerekliydi (Burjuvazinin bu istekleri 12 Eylül 1980 darbesinden sonra 24 Ocak Kararları adıyla uygulamaya konulacaktı). Ne Türkiye burjuvazisinin ne de emperyalizmin giderek toplumsallaşan devrimci hareketlere tahammülü vardı.
Emperyalizm, Türkiye gibi Sovyetler Birliği ile sınırı olan bir ülkede, devrimci ve sosyalist hareketlerin kitleselleşmesini bir tehdit olarak görüyordu. Afganistan da tıpkı Türkiye gibi Sovyetler Birliği ile sınırı olan bir ülkeydi ve Sovyetler Birliği’ne dost, ilerici bir hükümet tarafından yönetiliyordu. ABD ve İngiltere gibi ülkeler, Afganistan yönetimine son vermek için açıktan dinci örgütlenmeleri desteklediler. İlerici ya da sosyalist bir iktidar olacağına, Ortaçağ zihniyetli dinci barbarların egemen olması yeğleniyordu.
Yeşil Kuşak Projesi bunun için geliştirilmişti. Türkiye, Afganistan, İran gibi Sovyetler Birliği’ne komşu olan Müslüman ülkelerde ve Ortadoğu’da kullanışlı dinci örgütlenmelerin önü açılmalı ve gereken her türlü destek verilmeli, her ne pahasına olursa olsun Sosyalizmin önü kesilmeliydi.
Almanya’da Ülkücüler ve dinci örgütlenmeler hiçbir engelle karşılaşmadan örgütlenebiliyorlardı. Almanya’da sınıf hareketine katılan ya da sempati duyan Türkiyeli işçilerin bölünmesi, işçilerin birliğinden rahatsız olan Alman burjuvazisinin de elbette işine yarıyordu.
Türkiye’deki devrimci yükselişe karşı konumlanan dinci ve faşist yapılanmalar, Almanya’daki Türkiyeliler arasında devrimci fikirler yayıldıkça, aynı saldırgan tutumu Almanya’da da sergilemeye başladılar.
Celalettin Kesim yoldaşımızın öldürüldüğü günde ve öncesinde, TKP yaklaşan darbe tehdidine karşı ve Sovyetler Birliği’nin desteklediği ilerici Afgan hükümetini savunan bildiriler dağıtıyordu.
5 Ocak gününü, Celalettin Kesim´in yoldaşı Mebrure Tezcan soL Haber Portalı’na şöyle anlatıyor:
"[…] Olayın olduğu gün iki eylemimiz vardı. Benim de içinde bulunduğum grup Türkiye Konsolosluğu önünde eylem yapıyorduk, Celalettin’in içinde olduğu ise tam burada köşede (Kottbusser Tor Alanı) bildiri dağıtıyordu. Konu Afganistan’dı, Sovyetler’in Afganistan’daki konumu. Dinciler Sovyetler Afganistan’dan çıksın diyordu, çok aktiftiler. Biz de tersi yönde çalışma yürütüyorduk. İşte bu dinciler tam burada bizimkileri sarıyor ve içlerinden birisi Celalettin’i öldürüyor.”
Celalettin Kesim’in öldürüldüğü alanda, onunla birlikte olan yoldaşı Turgay Eriçok o güne ilişkin Boyun Eğme- Almanya dergisinin 1. sayısında daha ayrıntılı bilgiler veriyor: "Celalettin’in içinde bulunduğu bir grup arkadaşımız lambaları geçerek metronun altına geldi. Bu sırada benim de olduğum grup, Celalettinlerin yanına gitmek için ilk lambaya vardığında kırmızı ışık yandı. İşte tam o anda, Mevlana Camii’nden çıkan dinci-faşist güruh koşarak metronun altında bekleyen arkadaşlarımıza saldırdılar.”
(5 Ocak gününde yaşananlara ve Celalettin Kesim anmalarının tarihçesine ilişkin, Turgay Eriçok’un ve Murat Alp’in anlatımlarının tamamına aşağıdan ulaşılabilir.)
TKP yalnızca Türkiye burjuvazisini değil, aynı zamanda Afganistan’daki sol iktidara karşı dincileri destekleyen emperyalizmi de karşısına almıştı. Celalettin Kesim yoldaşımızın ve dünyanın birçok yerindeki devrimcilerin ve komünistlerin öldürülmesinde tetikçiler değişse de, katliamların asıl sorumlusu, kapitalist-emperyalist sistemdir. Sosyalist devrimlerle burjuvazinin bu bataklığını kurutmak da dünya üzerindeki tüm devrimcilerin asli görevi ve aynı zamanda yitirdiğimiz yoldaşlarımıza karşı sorumluluğumuzdur.
fındıkzade escort büyükçekmece escort türbanlı escort avcılar escort esenyurt escort silivri escort
halkalı escort,avrupa yakası escort,şişli escort,avcılar escort,esenyurt escort,beylikdüzü escort,mecidiyeköy escort,istanbul escort,şirinevler escort,avcılar escort
gaziantep escort mersin escort gaziantep escortseks hikayeleri