T24 yazarı Çiğdem Toker, "TVF'nin denetimi 130 bin saat sürmüş ama..." başlıklı yazısında Türkiye Varlık Fonu'nun (TVF) denetimine yer verdi. Toker, "28 milyar 173 milyon TL olarak görünen genel yönetim giderleri içinde bulunması gereken, maaş, huzur hakkının ne olduğu, kime ne ödeme yapıldığı belli değil" dedi.
Toker'in yazısı şöyle:
"Yedi sene önce millete Türkiye'yi refaha kavuşturacağı vaatleriyle kurulan Türkiye Varlık Fonu (TVF) bilançosuna göre, yönetim giderleri, dönem kârının 2,5 katıymış iyi mi.
TVF'nin 2021 yılında 11 milyar 123 milyon TL kâr ettiği, buna karşın genel yönetim giderlerinin 28 milyar 173 milyon TL olduğu Meclis tutanaklarına yansıdı. Fon'un entegre faaliyet raporunda ayrıca, 601,4 milyon TL'nin de bağış ve sponsorluklara aktarım yapıldığı ortaya çıktı.
Bünyesindeki kamu bankaları, kamu sermayeli şirketlerin mali ölçeği ile TVF kurulurken, iktidarın biçtiği misyonlara kıyasla düşük görünen 11,1 milyar TL'lik kâra karşılık personel ve yönetim giderlerinin 2,5 katı oluşu TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda tartışıldı.
TVF'nin hesaplarının görüşüldüğü 5 Ocak'taki oturumda konuşulan bilgi ve veriler, başkanı Cumhurbaşkanı olan bu şirketin kamuya ne kadar yararlı olduğu sorularını yeniden gündeme taşımalı.
Tutanakları okurken, CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin'in şu tespitinin altını çizmek gerekiyor: 28 milyar 173 milyon TL olarak görünen genel yönetim giderleri içinde bulunması gereken, maaş, huzur hakkının ne olduğu, kime ne ödeme yapıldığı belli değil. Aynı şekilde CHP İzmir Milletvekili Kamil Oktay Sındır da incelediği bilançolara göre 601,4 milyon TL bağış ve sponsorluk gideri olduğunu da...
Bu veriler, TVF'nin bağımsız denetiminin 130 bin saat sürdüğü bilgisi de Komisyon'a sunulmuşken iyice önem kazanıyor.
Devlet Denetleme Kurulu (DDK) denetçisi Murat Selim Aydemir, bağımsız denetim süreci ile kendi çalışmaları hakkında Komisyon'a detaylı bilgiler veriyor.
TVF'den kendilerine denetim raporları gönderildikten sonra PWC firmasıyla irtibata geçildiğini belirten Aydemir, denetim dosyasının 'hesaplama, formül, analiz, kanıt ve işlemlerin yer aldığı milyonlarca veriyi barındıran elektronik dokümanlar' olduğuna dikkat çekerek şöyle diyor:
'TVF ve tüm birimlerinin bağımsız denetimi yaklaşık olarak yüz otuz bin saat sürmüş ve bu denetim yaklaşık 241 denetim elemanı vasıtasıyla gerçekleştirilmiştir. Kaba bir hesapla, günlük mesainin sekiz saat olduğu varsayımından hareketle, bu süre on altı bin iki yüz elli günlük, denetçi başına ise yaklaşık iki buçuk aylık bir çalışma süresini ifade etmektedir. Devlet Denetleme Kurulu 8 kişilik bir çalışma grubuyla söz konusu denetimin denetimini yaklaşık dört aylık bir sürede tamamlamıştır.'
TVF ölçeğindeki bir kurumun denetiminin bu kadar uzun bir zamana ve emek yoğun sürece yayılması anlaşılabilir olsa da Girgin'in dikkat çektiği boyutun önemi ağırlık kazanıyor. Kime ne ödeme yapıldığının bilinmemesi yani. Yönetim giderleri 28,2 milyar TL'yken bu bilginin aydınlanmaması şüphesiz ki bir siyasi tercih. Zaten meselenin can alıcı noktası da bu.
Kamu bankalarını, Telekom'u, Çaykur'u, Botaş'ı ve daha pek çok kamu şirketini bünyesinde tutan TVF, ticaret kanununa tabi bir şirket. Yönetim Kurulu Başkanı da Cumhurbaşkanı Erdoğan. Kime ne huzur hakkı ne maaş ödendiğinin bilinmemesi, bu kompozisyondan bağımsız olabilir mi?
Hâl böyleyken, TVF yöneticileri kamu bankalarına yapılan sermaye aktarımlarına aracılık etmekle övünüyor. TVF Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Salim Arda Ermut, Kamu bankalarına "çekirdek sermaye" ile katılım bankalarına "sermaye benzeri" kredi isimleri altında sağlanan desteğin toplam tutarı, 51.5 milyar TL'ye ulaştığı bilgisini veriyor Komisyon toplantısında.
Kamu bankalarının taze sermayeyle güçlendirilmesi amacını, finansal piyasalarda iyileşme ve derinleşmeyi sağlamak olarak açıklayan Ermut, 'Hangi kaynaktan' sorusuna Hazine'yle görüşerek yapıldığı yanıtını veriyor. Amaçlarını, bankaların sermaye yeterlilik rasyoları ile likidite yapılarını güçlendirmek. Bu yolla küresel piyasalarda oluşan risk ve dalgalanmaların kamu ve katılım bankaları üzerindeki etkilerini azaltmak, reel sektörü destekleme imkânlarının arttırılması diye özetlemiş ama muhalefet milletvekilleri ikna olmamış olacak ki, ayrıcalıklı kesimlere kamu bankaları kullanılarak, sermaye transfer edildiğini, ucuz krediler verildiğini söylüyor.
Dahası, TVF'nin söz konusu sermaye artırımlarıyla kamu bankalarından ayrıcalıklı kesimlere ayrıcalıklı krediler verilmesine aracılık mı ettiği de soruluyor. Tabii ne bu soruların ne de huzur hakkı, maaş ödemelerinin, ne de sponsorluk ve bağışların nereye gittiğinin yanıtı var. Nasıl olsun ki? Evet bağımsız denetim şirketinin TVF'de yaptığı denetim, bir de DDK denetçisinin yer aldığı kamu denetçilerinden oluşan bir ekip tarafından da gözden geçiriliyor ama ortada büyük bir garabet var. Denetleyen ve denetlenenin pozisyonları.
DDK, Cumhurbaşkanı'na bağlı. Denetlenen TVF'nin başkanı da Cumhurbaşkanı. Hâl böyle olunca da söz bitiyor ya da tersine, yeni başlaması gerekiyor."
fındıkzade escort büyükçekmece escort türbanlı escort avcılar escort esenyurt escort silivri escort
halkalı escort,avrupa yakası escort,şişli escort,avcılar escort,esenyurt escort,beylikdüzü escort,mecidiyeköy escort,istanbul escort,şirinevler escort,avcılar escort
gaziantep escort mersin escort gaziantep escortseks hikayeleri